Monday, November 07, 2005

yalnizligin farkli bir yuzu

insana sorarlar Turkiye bir tane bile tas kirma makinesi, arazisi gordun mu diye... gormedim, belki de ondandir bu kadar etkilenmis olmam.
sehir ve asfalt, koy ve asfalt derken koyler ve toprak yol uzerinden boslugun ortasindaki alana vardik. ne kadar mi kaldik belki on belki yirmi dakika...
toprak yolun bittigi noktada karsimiza tek katli 2-3 yapi arasinda, arkasina agirlik bagli, borudan yapilma bir barikat veya kontrol noktasi cikti. bombos ve kocaman bir arazi, uzerinde de ogutucu makineler ve farkli ebatlardaki taslar... yasayan, yasanan bir yalnizlik imgesi. arti seklinde oldugunu dusundugum makinelerden bize yakin olani, rahatsiz edersen uyanip, saga sola uzanmis kollarini cirparak kanatlanacak bir canavari andiriyor. taslarin kirilmasindan olusan tozu sicak ruzgar istedigi yone gotururken arazi bej, gri karisimi yogunlasmamis sisin arkasinda uzaniyor. sisin arasindan, soldaki kolun arkasinda kalmis huniye benzeyen parcanin uzerinde, kendinden 3 kat kucuk bir adam, tozdan etkilenmemek icin giymis oldugu koyu renkli kiyafetinin icinde makine basinda birseyler yapiyor. sabahin erken saatleri, gunes arkamizda, sis onumuzde, uzakta yapraklari dokulmus agaclar, kum firtinasi icinde kalmiscasina bir var oluyorlar bir yok... insan gunesin farkli acilarinin araziyi, makineleri, insanlari, sisi nasil sekillendirecegini merak ediyor ama zaman cok kisa.
bazi goruntuleri ancak gozlerinle fotograflarsin demisti bir arkadasim, ama cektigin fotograflardan cok daha etkili olurlar, cunku dondurabilseydim nasil olacaklardi diye senelerce dusunursun ve dondurdugun bir cok kareden daha kalici olurlar senin icin...

No comments: