Thursday, October 27, 2005

LE BOA [KAO]


Bamako'da kendimi bir şekilde evimde hissettiğim sayılı mekanlardan bir tanesi...

iki katlı müstakil evin beyaz boyalı ufak demir kapısından bahçesine girerken binanın bir restaurant olduğunu zar zor anlıyorsunuz. ön bahçede sizi çim yerine ufak çakıllar, solunuzda diz üstüne kadar yükselen
arka arkaya ve yanyana dizilmiş, ufak ufak mumların kımıldayan alevlerinin zorlukla görüldüğü, 20 veya 30 toprak testi karşılıyor.

binanın giriş katı restaurant üst katı ise
sanırım ev. bir Fransız çiftin işlettiği, en kalabalık halinde 4 masanın dolu olduğu, İstanbul, New York, vs isimli dondurma çeşitlerini bulabildiğiniz sakin mekan... hanım muhtemelen sanatla ilgilenen biri, kendi yapmış oldukları şapka, terlik, takı gibi ufak tefek şeyleri odalardan birinde satıyorlar.

mozaik zeminin yanında yükselen farklı renklere boyanmış, üzerinde baskılar olan duvarlar 3,5 - 4 metre de ancak tavanı yakalıyor. duvarlarda siyah beyaz Afrika doğası ve insanı fotoğraflarından, büyük şehir klüplerinin önünde çekilmiş flu fotoğraflara, yağlıboya tablolara kadar farklı görüntüler var. ancak mekanlar ufak ufak birbirine bağlanan odalar olduğu için duvardakiler birbirine karışmıyor . bir şekilde hepsinin ortak bir lisanı var. genelde 2 kişilik masalar yanyana getirilerek kalabalık gruplara hizmet ediyor. 2 odada ise alçak bir sehpa etrafındaki dört geniş, kolsuz, oturduğunda insanı kavrayan koltuk sadece kahve veya şarap içmeye, kitap okumaya gelmiş müşterileri bekliyor. dekorasyon dergilerinden, fotoğraf kitaplarına, Edgar Alan Poe'dan çizgi romanlara kadar, tek dez avantajı Fransızca olmaları olan, eden zengin bir kütüphaneleri var. kütüphane dememe aldanmayın, bahsettiğim kitaplar dergiler, düzenli şekillerde mekanın çeşitli noktalarına yayılmış okunmayı bekliyor.

duvarlarda asılı hasırdan yapılma aksesuarları, masaların üzerindeki kağıt şapkalı lambalar tamamlıyor...

bir de kendilerine ayırmış odukları arka bahçeye çıkıp oturabilsek, 1-2 metrelik mozaik döşemenin üzerindeki koltuklarda otururken yemyeşil çimlerin kokusunu duysak ve ensemizin üzerinden ahşaptan yapılmış antika 2 metreye yakın kabile ikonu heykelinin bizi seyrettiğini bilsek, keyfime ne demezsiniz...

1 comment:

Anonymous said...

Ilk gittigimizde Istanbul dondurmasi yedik, gayet guzel. Marakesh, Newyork falan da var. Aslinda hepsi ayni dondurma ama soslari farkli sadece.
Bamakoda boyle modern bir ortam bulmak, cok buyuk supriz olmustu. Gercekten de eve gelmis gibi hissettiriyor.
Ancak yemekleri tavsiye etmem, ozellikle de soganli 'Capitane' baligini.

Jinx