Sunday, March 27, 2005

Guniea- journal entreé 3


Gine demokratik bir yonetime sahip gozukse bile, tek aday olarak secilmis olan Conte tarafindan nispeten diktatorluk diyebilecegimiz bir sistem ile yonetiliyor. Sehrin bircok noktasinda evi olmasina ragmen tam olarak nerede oturdugunu kimsenin bilmedigi, evinin oldugu veya cesitli bakanlarin vs. oturdugu bolgelere halkin rahatlikla giremedigi bir baskan. Conte ulkedeki belli basli is kolundaki bircok firmaya ortak, haberi olmadan cok fazla bir sey yapilamiyor.

Ticareti bizdeki Museviler mantiginda burada da Lubnanlilar yonetiyor. Genelde alisveris edilen marketler, restaurantlarin sahipleri hep Lubnanli. Bu tip yerlerin hepsinin onunde silahli korumalarla karsilasmak cok olasi. Yagmur sezonunda bas gosteren kuraklik surecinde halkin galeyana gelme ihtimalinin yuksek olmasi, beyazlarin oturdugu veya islettigi tum mekânlarin bir sekilde korunmasini gerektiriyor. Cebinizde para olsun olmasin, beyaz olmaniz paraniz oldugu anlamini tasiyor.

Gine’nin toplam nufusunun 7 milyon oldugu ancak 2 milyonunun Conakry’de yasadigi soyleniyor. Nufusun yukselmesi sehirdeki issizlik, aclik, hastalik, pislik oranlarina yukariya cekmis. Sehirden uzaklastiginiz anda bu oranlar dusuyor. Sierra Leone’den, Fildisi Sahilleri’nden, Liberya’daki ic savaslardan kacan bircok kisi buraya yerlesmis ve bu gocler haliyle tum olumsuzluklari yaninda getirmis. Zaman icinde, ilk etapta goze ayni gozuken halki ufak ufak ayirt etmeye basliyor insan. Her ulkenin bircok yerel lisani olmasina ragmen, neredeyse herkes Fransizca konusabiliyor. İngilizce konusabilenler ise genelde Sierra’dan kacmis olanlar.

Turkiye’de orta tabaka kalmadi derken yaniliyoruz, hala orta tabaka var. Burada halkin geneli sokakta yasiyor ama gercek anlamda yasiyor. Tek goz evlerde yatip, ayni evlerin onunde bir seyler satip, birbirlerinin saclarini orup yasayip gidiyorlar. Hastaliktan olayi olum oranlarinin yuksek olmasi, dogum kontrol sistemlerinin ve kurtajin yasaklanmasinin sebebi. Kadinlarin bircogunun sirtinda ve kolunda bir cocuk goruyorsunuz. Yurumeye basladi ise o zamanda annesinin yaninda bir seyler satiyor. Dogurganlik ile nufusu sabit tutmaya calisiyorlar.

Nufusun cogunlugu Musluman. Sokak aralarinda, kible tarafinda bir kara tahta uzerine namaz vakitlerinin yazilmis oldugu 15-20 m2lik namazgahlarla karsilasiyorsunuz. Kadinlar alcak bir duvar arkasinda arkada, erkekler onde namaza duruyorlar. Gerci Muslumanlik anlayisi bizim alistigimizdan farkli, dinin geregi olarak yaptiklari tek sey sanirim namaz…

Kokular, renkler, algilar pek anlatmakla anlatilabilecek, fotografla gosterilebilecek degerler degil. Ucaktan adimimi disari atip, motorun pervanesinden geldigini dusundugum ruzgâri hissedene kadar hep tanidik bir seyler ile karsilasacagimi dusunuyordum. Evet havalimani kucuk koy otogarlarini, bagajimi tasimak icin yanimiza gelen yerliler bizim hamallari, pasaportuma bakan memur Antalya havalimanindaki memuru isleyis olarak andiriyor ama farkli… Minibusten inip kampa vardigimizda tanidik olanlarin hepsini kapali kapilarin arkasinda gorecegimi anladim ama kabullenmem iki haftami aldi. Kapilar birbirine tam anlami ile zit iki hayat bicimini ayiran nesneler. Kabullenmem iki haftami aldi derken aslinda sunu anlatmaya calisiyorum. Yola cikmadan bircok kisi ile konustugum, inandigim bir durum vardi, bir sekilde yerel olabilmek. Tatil amacli olsa bile Turkiye disina ciktigimda, belli bir sureyi gittigim yerde gecirirsem yerel olabilecegimi dusunmusumdur hep. Burada durum cok farkli, ten rengi her seyi belirliyor. İnsanlar size alissa da, hep ayni yerlere gidip, ayni yerlerden alisveris yapsaniz, arkadas, dost olsaniz da beyazsiniz… İste boyle bir ayrimin olabilecegini kabullenmem iki haftami aldi. Alismam ise ne kadar zaman alir hic bilmiyorum… Sari, siyah, beyaz ne fark eder diye dusunurken, her ne kadar oyle dusunsem bile icinde oldugum ortamin beni farkli kilacagi hic aklima gelmemisti. Bu durum iyi veya kotu olmaktan ote, senelerdir bildigim inandigim degerlerden tamami ile farkli bir kavram.

No comments: